Manda krallığı

27 Nisan 0
Burrata Peyniri

Mandalar genel olarak iki gruba ayrılıyor. Çeki hayvanı olarak kullanılan bataklık mandası ile et ve sütü için kullanılan nehir mandası. İsmi ise Hindistan'ın kuzeyinde bugünkü Uttar Pradeş Eyaletinin Allahabat kenti yakınlarında geçmiş tarihlerde kurulmuş olan Manda Krallığı' ndan geliyor. Günümüzde burada Manda Köyü adında küçük bir yerleşim bulunuyor ve ayrıca Manda adında yerli bir ırk olduğu biliniyor.

Dünya'da İngilizce ismi Water Buffalo'dan kaynaklanan bufalo ismiyle bilinen Manda İtalya'da aslına yakın bir söylemle mandato, Almanca ve Fransızcada mandat kelimesi ile adlandırılıyor.
Devamı
D e v a m ı ...

Zeytinyağı Alzheimer'a karşı

26 Nisan 0
Zetinyağı rafları

Temple Üniversitesi (ABD) nin araştırma sonuçlarına göre Sızma Zeytinyağı tüketimi hafızayı korumasını yanında ve beyin iltihabını azaltmaktadır.

Akdeniz tipi beslenme alışkanlıklarının hakim olduğu ülkelerde, yaşlılıkta bunama eğilimi daha düşüktür. Ve şimdi, Temple Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları, beyin bozulmalarına karşı koruyucu, Akdeniz diyetinin önemli bir bileşenini oluşturan sızma zeytinyağı' nı tespit ettiler.
Bilim adamlarının elde ettiği sonuçlara göre sızma zeytinyağı tüketimi, hafızayı koruyan öğrenme kapasitesini artırır ve beyinde beta-amiloid plakların oluşumunu azaltır.
Devamı
D e v a m ı ...

Hawai'de ne yemeli?

17 Nisan 0
Babagump

Bana sorarsanız kesinlikle ananas ve karidesi denemeden dönmeyin. Maui de kaldığımız otel sahildeydi ve hemen arkasında ananas tarlaları vardı. Hiç bu kadar taze ananası birarada görme ve tadına bakma şansım olmamıştı. Neden karides derseniz yazımın ana konusu olan deniz canlısının hikayesini anlatacağım.

Hawai adaları ile istanbul arasında 7 saat farkı var yani başka bir deyişle yerkürenin tam diğer yüzüne gidiyorsunuz. Büyük okyanusun ortasında kuzey yarım kürede kalan adalar topluluğuna Ocak ayında seyahat ettik.

Vallahi abartmıyorum fotoğraftaki kovadan daha büyük bir galvaniz kovada karides servisi yapıldı ve fazla gibi görünse de bize fazla gelmedi. Bana afiyet olsun, başka bir yemek sipariş eden eşim pişman olmuştu ama its too late for her.
D e v a m ı ...

Kırım'dan Dobruca'ya

17 Nisan 0
Kırım'dan Dobruca'ya

Rus istilâsı sonrasında baskılara maruz kalan pek çok Kırım Tatarı çareyi Aktopraklar adını verdikleri Osmanlı topraklarına göç etmekte aradılar. Bir kısmı doğrudan Anadolu’ya yönelirken bir kısmı da Kırım’a yakın olduğundan Karadeniz’in batı sahillerindeki Dobruca bölgesine sığındılar. Savaşlar ve imparatorluğun Balkanlardan çekilmek zorunda kalması sonrasında Kırım Tatarları için yeni bir göç macerası başladı. Dönem dönem Türkiye’ye göç edip geldiler. Kendilerine “Bulgaristan muhaciri” dense de köklerinden, Kırım’dan, ruhlarını hiç koparmadılar. Kırım’da doğup büyümedikleri, o toprakları hiç görmedikleri halde manevi bağları hep devam etti. Bu göçmenlerden biri olan Faik Özkan’ın hayat hikayesini kendi kaleminden aktarıyoruz.

Ben İbrahim Kerim Ablay oğlu Faik Özkan. 1920’de o zamanın Romanya’sının Hacıoğlu Pazarcık vilayeti, Balçık kazası, Mumçul köyünde doğdum.

1842 doğumlu Abdülkerim adlı dedemin babası, 1800 doğumlu Ablay, babası Kırım’da vefat ettikten sonra, 1812 yılında henüz 12 yaşındayken, Kırım’ın Bahçesaray mevkiinden annesi ve komşuları ile ayrılıp, Karadeniz kıyısında olan Hacıoğlu Pazarcık vilayeti, Balçık kazası, Mumçul köyüne yerleşmişler. O zamanlar bu vilayetin olduğu yerler Osmanlı toprağıymış.
Devamı

D e v a m ı ...

Kırım göçleri

17 Nisan 0
Kırım göçmeni

Tatarlar doğrudan deniz yoluyla Türkiye’ye, günümüzde Romanya ve Bulgaristan topraklarında kalan Dobruca’ya gittiler. Bazıları Dobruca’da kaldı, çoğu oradan da Türkiye’ye göç etti. İstanbul Karayları İspanya’dan gelen Sefarad'lardan önce Bizans zamanında gelmişler, her zaman diğerlerinden ayrı yaşamışlar, dini ve sosyal yönden Yahudi toplumuna katılmamışlardır. 1783 de Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesi üzerine İstanbul’a bir Karay göçü olmuştu fakat sayıları ancak yüzleri geçmemiş ve günümüzde ise ancak 30-40 kişilik bir gruba dönüşmüştür.

Karaylık, Yahudilikten kaynaklanan ve hahamlık geleneğinin, özellikle Mişna ve Talmud’da derlenen sözlü yasanın bağlayıcı niteliğine itiraz ederek, yalnızca yazılı yasa olan Tora’nın buyruğunu kabul eden ve 8. yüzyılda  Babil’de din adamlarıyla yaşadığı siyasal bir çelişme ve dışlanmadan ötürü Sefer-a Mizvot’un yazarı Anan Ben David’in başlattığı bir akımdır.

Bu akım, bu dönemde Irak, İran ve Filistin Yahudileri  arasında süratle yayıldı ve İstanbul yolu ile Avrupa’ya geçti. Karayların dinsel uygulamaları sadece Tora’dan esinlenir. Karaylar Talmud’dan türeyen Alaha’yı (şeriatı) tanımazlar. Örneğin Tora sonrası döneme ait Hanuka Bayramını kutlamazlar, Rabanut’un (din bilgelerinin) tefilin, mezuza, evlenme, boşanma ile ilgili emirlerini uygulamazlar. Ayrıca Rabanut dini takvimiyle farklılıklar müşahede edilir, bayramlarda farklılıklar vardır; Roş Aşana’da Şofar çalınmaz. Sukot’ta dört çeşit bitki uygulaması yoktur. Karayların sinagoglarında sandalye yoktur ve içeriye girmeden ayakkabılar çıkartılır. Sinagogları da David’in bir mezmuruna istinaden yer altındadır.
Devamı
D e v a m ı ...
Blogger tarafından desteklenmektedir.